BİLİNÇALTI, DÜŞÜNCE VE YAŞAMIMIZ

Bilinçaltı yaşamımızın her alanında kendini gösterir ve yaşamımızda bilinçaltının izleri vardır. Hayatımızda karşılaştığımız kişiler, yaşadığımız olaylar ve koşullar düşüncelerimizin sonucudur. Negatif veya pozitif, bilinçaltına kaydedilen her düşünce bir gün gerçekleşir. Hayat yolculuğunda özgürleşmek ve kendi rotamızı çizebilmek için bilinçaltının gücünün farkında olmalıyız.
“Önce kendimizi iyi tanımalı ve doğru düşünmeyi öğrenmeliyiz”
Bunun için bunun önündeki engelleri kaldırmalıyız.
Bunun için de geçmişle, olaylarla, durumlarla yaşadığın ve seni üzen ne varsa onunla yüzleşmeli, görmen gerekeni görmeli ve dönüştürmeye bırakmaya niyet edip onu bırakmalı ve artık odağı diğer tarafa çevirmelidir.
İlerleyen süreçte ise iç referanslı olarak ve önce olmaya odaklanmalıdır. Kendin olmaya ve ne olmak istediğine.
Hepimiz bilinç varlıklarız ve bilinçaltı dışarıda yaşadığımız hayatın içimizde oluştuğu, şekillendiği yerdir. Odaklandığımız, üzerinde yoğunlaştığımız şeyi gerçekleştiririz. Bilinçaltınızın saklı gücüyle doğru bağ kurup onu açığa çıkararak yaşamınızı derinden değiştirebilirsiniz.
Ancak hayat yolculuğunda omuzlarımıza binen yükler ve yoğun yaşam temposu bize bunu unutturuyor. Kendimizden uzaklaşıyoruz. İç referansımız ve dış referansımız karışıyor. Çoğu zaman dış referansı iç referansmış gibi algılıyoruz. Sonuçta düşündüklerimizle beklediğimiz aynı olmadıkça hayatımız da istediğimiz yönde ilerlemiyor.
Yaşam serüveninde kendinden uzaklaşma, değerlerini yitirme, dışa bağımlı olma vb sebeplerden ve özellikle bilinçaltımızda biriken negatif yükler ve kök inançlardan dolayı tekrar tekrar aynı olumsuzlukları yaşıyoruz.
Bilinçaltı ve BİLİNÇ DENGESİ
“Üst bilinç ve bilinçaltı zihinlerinin dengesini kurmak önemli”
Bu dengeyi kurabilmek için öncelikle üst bilinç ve bilinçaltı kavramlarını iyi anlamalıyız. Bilinç, beyinde işleyen ve açığa çıkan bir sistemdir. Biz, bilinçli zihnimizle düşünür, kavrar ve mantık yürütürüz.
Bilinçte düşündüğümüz ve sıklıkla tekrarladığımız, alışageldiğimiz bu düşünceler bilinçaltına indiğinde, komut olarak algılanır ve gerçekleştirilir. Yani bilincin tekrar ettiği ve karar verdiği onayladığı düşünceler bilinçaltı zihne kaydoluyor, kodlanıyor ve bilinçaltı oranı ise %90’dır. Dolayısıyla büyük etki oradan doğar.
Aslında hayatımızı yöneten bilinçaltıdır. Sağlığımızla ilgili veya maddi manevi hayatımızda ne varsa bilinçaltı tarafından, düşüncelerimizin bir sonucu olarak yaşamımızda oluşmuştur. Bir insanın dışarıdan alabileceği hiçbir şey yoktur; dünyamız tüm olayları ile birlikte, bizim içimizdedir.
Mevlana dediği gibi her şey senin içindedir. Ne ararsan kendi içinde ara.
En yıkıcı düşünceler ve duygular da oluşturma gücü taşırlar, bizler olumsuzluğun da çekicileriyiz. Kendi dünyamıza tepki vermek yerine, olayların sıcak izlerini sürmeyi bırakarak bunları üreten BEN’lik durumlarına geri dönerek, onları etkisiz hale getirip ortadan kaldırmayı bilmeliyiz.
“Depresyon, kaygı, panik, korku, fobilerimiz vb hepsi bilinçaltına yerleşmiş tekrarlayan olumsuz duygu ve düşüncelerin yansımasıdır”
Aklımızda tutmamız gereken en önemli husus; bilinçaltı her zaman andadır, zaman kavramı yoktur yani bilinçaltı için geçmiş, gelecek veya görece yoktur. Bilinçaltının tek malzemesi düşüncelerimizdir ve onun görevi düşüncelerimizi bize tekrar tekrar yaşatmaktır.
Kısaca bilinçli zihnimizde düşündüğümüz bir düşünce bilinçaltına indiğinde, bilinçaltında görece olmadığı için doğru, yanlış veya iyi, kötü diye bakılmaksızın gerçekleştirmek üzere işleme alınıyor. Bu noktada da oluşmuş çekirdek inançlarımıza bakmak gerekiyor.
Günlük olarak zihnimizden 50-60 bin arası düşünce geçer ve bunların çoğu da çöptür. Elbette ki biz bunları kontrol edemeyiz ancak bunlar içinden tekrarlanan düşünceleri biz seçebiliriz. Yani düşüncenin geçmesi değil tekrarlı olup olmaması önemlidir. o zaman etkiye dönüyor.
ÇEKİRDEK İNANÇLAR
“Çocukken kodlanan düşüncelerin bedelini hayatınız boyunca ödemeyin”
Çekirdek inanç, anne rahminden başlayarak bilinçaltımıza kodlanan, kendimizle ilgili düşünce kalıplarının sistematik toplamıdır. Bir nevi, çocuklukta bizi etkileyen olayların ardından çıkardığımız bireysel sonuçlardır. Zararsız görünen bu sonuçlar, duygu yoğunluğunun eşlik ettiği bir düşünce olarak meydana gelir.
Daha sonra ise biz farkına bile varmadan inanç olarak bilinçaltımıza yerleşir. Bu durum zamanla davranışlarımıza, duygularımıza ve hatta hayatımızın akışına yön vermeye başlar. Hayatımızda ters giden çoğu olumsuzlukların arkasında küçükken edindiğimiz yanlış kanılar yani çekirdek inançlar vardır. İşte bu nedenle, olumsuz gidişe dur demek, hayatınızın akışını ve dengesini bozan çekirdek inançları temizlemek gerekir. Bunların yoğunluğunu kişiler geçmişleri ile yüzleşerek bulabilirler. Özellikle sorun yaşadıkları konulara bakarak o konu üzerinden geçmiş araştırması yapabilirler.
Bilinçaltı çalışmaları da yapılabilir. Bilinçaltı temizliği ile yüklerden kurtulma dememizin sebebi bir arınma oluşturması ve olayların etkilerini sönümlendirmesidir. Ancak bir silme işlemi değildir. Bunun için hafızanın silinmesi gerekir ki böyle bir şey mümkün değil. Bu nedenle bu çalışmaya bilinçaltını yeniden programlama denir. Burada olumsuz duygulara yüklediğiniz anlamları değiştirerek, ve olaylara bakışınızı değiştirerek değişim ve dönüşüm sağlamaktır. Bunların yerine ise yeni bakış ve anlam koymaktır.
Bilinçaltının çalışma sistemini iyi bilmek, sağlıksız düşünceleri sağlıklı yeni düşüncelerle değiştirmek yaşamımızı iyileştirmenin ilk adımıdır. Bilinçaltını doğru ve güzel düşüncelerle beslersek, bağışıklık sistemimiz güçlenir, hem fiziksel hem de ruhsal açıdan daha sağlıklı bir yaşam süreriz.
2 Yorum